Meditasyon ve olumalama konusunda marifet makamına ulaşmak için ben en doğru ve şaşmaz yöntemi yine Kuran' da görüyorum :
Sana yakin gelinceye kadar rabbine ibadet et (ayet)
Sana yakin gelinceye kadar diyor. Demek kişiden kişiye değişen bir durum. Kimisi doğuştan meyillidir kimisi önce karmasını dengeleyip kilitlerini (putlarını) açmak zorundadır dönüşüm başlatmak için.
İnanmak yetmiyor. Bilmek te yetmiyor. Hissetmek ise ara ara kendini belli etse de insan boşlukları yine kendi çabası ile doldurmadı mı, zamanla hakikati hissedișleri de azalıyor. Azalınca da oralı olamıyor kendini zorlasa da. Tanrı manrı yok, maneviyat eneyiliktir diyor. Enerji işleri psikolojik olarak kendini kandırmadır diyor. Ama bunu derkenki algısı kendi gerçeği haline geldiği için buna ikna da oluyor içten içe. Yani baședilmez bir beyin haritası yaratıyor kendine.
Duaların kabul olması, hayatta köklü değişimlerin olması ve istenilen doğrultuda kısmetin açılması dip kodları değiştirmekle olur. Dip kodlar geniş döngülerdir.
İnsan öyle bir varlık ki geniş döngülerini (yani uzun vadeli hakedișlerini) pratikte umursamaz. Hatta bilir, kabul de eder ama umursamaz. Sigara içmenin zararlarını bilir, ama içer. Ölümlü olduğunu bilir ama ölümsüz gibi yaşar. Örnekler çoğaltılabilir. Yani insanın dar ve geniș döngüleri vardır. Bunlar konsantrasyonunu o an için geçici olarak etkiler. Eğer insan uzun vadedeki amacını umursamamaya devam ederse dar alandaki motivasyonlara olan eğilimini arttırır. Çeşitli muptelaliklar ile son bulur bu durum ve ufkunu artık kaybeder.
Uzun lafın kısası, marifet ve dönüşüm makamına çıkabilmek için gereken ibadetler veya ritueller öncelikle hem o an için (anda tutması için) hem de uzun vadeli kader planı için uyumlu ve bağlayıcı türden olmalıdır. İkinci önemli husus ise süreklilik.
Sana yakın gelene kadar ibadet et diyor Allah.
Demek ki istikrar işin olmazsa olmazı. Bu budistler için de böyle, olumlamalar için de, hatta ateistler için de. "Ataistler için din" adlı kitapta istikrar sahibi düşünce biçiminin herzaman kazandığı yazıyor. Adamlar imanı o şekilde ele almışlar.
Bilinç altı bazen uzun yoldan bazen kısa yoldan sana kilitlerini kırma hakkı verir çünkü. Kısa yoldan olursa vaktin gelmiş demektir. Belki de uzun bir süre geçti ama anlamadın. Ya da uzun yoldan çok fazla kilit altında isen de bilinç altının mermer kadar sert olduğunu bileceksin. Damlaya damlaya deleceksin onun duvarını. Yani istikrarlı tekrarlar ile devam ettiğin bir şey artık bilinç altın için dayanılmaz bir ahenk olur.
Kolay yoldan dua kabul olmaz. Çünkü talep etmedeki gücün ve çekim açlığın önemli burada. Tek duada, istediğin şey kabul olursa ya kader planında başkasının da o duadan acil nasibi vardır, ya da başkasının o duaya engeli vardır ki ona ulaşma blokajı olan kişi o konumdan men edileceği için ikinci olasılık olarak sen kendini orada bulursun. Bu kötü değil. Senin nasibin sonuçta. Ama işler kötüye gitmeye başladığında aynı dua ise yaramayabilir. Dediğim gibi duada talebin çekim gücü ortaya çıkmalı. Temenni olarak dua etmek iyi niyet göstergesidir. Ama duanın kabul olma şartı değildir.
O halde dualarda bütünün hayrını gutmek te gerek. Aksi halde ego duanın gücünden nemalanır. Ego ise zaten kontrol altında tutulması için evren tarafından dikkate alınmayacağı için talebi ertelenir. Ta ki sen istediğin şeyi olgunlukla istediğini anlayana kadar.